12 Nisan 2017 Çarşamba

Batsın bu dünya

Tarlabaşının ön sokaklarında, arkası önü ne farkediyorsa...
Klarnetçi Halil 31 yaşında.
Sahnesi olmadığı günler koparmaya çıkar İstiklal sokaklarına.
Darbukada Recep, kemanda  Harputlu.

10 Yıldır tek tabanca, anası ölmüş, uzun vadeli karısı olmamış, babasını tanımamış.

Yine öyle bir gün, ekmeksiz, mekansız.
İstiklal sokakları bitik.
Her masaya yaklaşamıyor, yaklaştıkları masadan üç kuruş koparamıyorlar.
Hem sigarasız hem ekmeksiz dolanırken mükellef bir masaya yanaşıyorlar.
Halil üflüyor, Recep vuruyor, Harput'lunun parmaklar bi' yukarı bi' aşağı.
Çile bülbülüm çile, masanın şişman kızı ayakta bütün eller havada.
Allah.

Halilin gözleri masadaki sarmaya takılıyor, dedik ya anası öleli 10 yıl olmuş.
Masanın keyfi gıcır, darbuka kalkın diyor, güzel kız da kalkıyor.
Bu gece barda gönlüm hovarda.
Kızlar oynuyor.
Erkekler alkışta.

Beyoğlunda gezersin gözlerini süzersine bağlıyorlar, kızlar oturuyor eller hala havada.
Masanın sonundaki çocuk 20 lira sıkıştırıyor gırnataya.

Harputlu gecenin sonunda üçe bölecekleri paraya bakıyor göz ucuyla.
Kişi başı 6 liradan hallice.

Halilin gözü hala sarmada.
Parayı aldılar, hayırlı akşamlar diyor kemancı, masadan eyvallah elinize sağlık duyuluyor.
Halil gider ayak sarmaya uzanıp bi' dal alıyor helal edin diyor gülümseyerek.
Helal olsun diyor bankacı tipli genç, yanındaki şişman arkadaşı kulağına doğru gülerek "ibneye bak ya" derken.

Halil duymazdan geliyor, o sarma erimiyor ağzında adım adım uzaklaşırken.
Birden durup tükürüyor, zaten anasının sarması gibi değil.

3 Adım geri gidip kafasını şişmana 5 adım kala duruyor, sanki omuzları abi bırak değmez der gibi tutuyor  boynunu, elleri geride, kafası bırakın lan der gibi ileride.

Kime diyon lan sen?
Şişman iki saniye es veriyor çatalındaki kalamar yanaklarındakı, kırmızıyla.
Neyi dedim?
İbne diyorsun arkamdan pezevenk duymuyom mu ben.

Masadaki erkekler kalkıyor ayağa.
Recep'le Harput'lu giriyor Halil'in kollarına.
Tamam abi bir şey yok...
Halil kızgın, ibne senin babandır göt...
Garsonlar çıkıyor dışarı, eli kolu bağlı Halil'in yüzünden itiyor masanın en sarhoşu siktir git çekerek.
Bırakın lan diye bağırıyor, bırakmıyorlar.
Sonra garsonlar defolun lan buradan diyor üzerlerine yürüyerek.
Def oluyor Halil saz arkadaşlarının kollarında.

Yolda Halil hariç herkes konuşuyor, lan oğlum ne işin var, ekmeğimize bakalım, ne uyuyorsun, iş mi yaptığın...
Halil yediği tokatta.

Tarlabaşının ön sokağına geliyorlar, Halil hiç konuşmadan evine gidiyor hızlı adımlarla.

Çamaşır ipini söküp koltuğun üstüne atıyor.

Hakiki Bursa ekmek bıçağını alıyor mutfaktan, çamaşır ipinin yanına oturup klarnetine bakıyor.

Sol eli kalk gidelim bıçağı sok ibneye diyor, sağ eli as kurtar kendini.


Nefes ortağı klarnet yapma diyor.

Bıçağı bırakıp klarnetini alıyor ve üflüyor bağırırcasına.

Batsın bu dünya.