Seyran Hanım'ın Maviş, Mehmet Bey'in Mehmet olduğu zamanlar.
Mehmet Et Ve Balık kurumunda çalışıyor, Maviş kız taze öğretmen.
4. Maaşı Mehmet'in Et Ve Balık Kurumundan.
8. Ayı karı kocalıklarının.
Yeni yeni rahatlamaya başlamış eli ama aklı hep rahatsız.
Bir koltuk var üstü Afrika derisi, gerisi hep Alman.
İstanbul'un Beşiktaş'ında görmüşler, evlenmeden 3 ay evvel.
Maviş kız nefesini tutmuş vitrinin önünde.
İlk kez o zaman dalmış gözleri o kadar uzun, Mehmet'in gözlerinin olmadığı yere.
Mehmet çok tutulmamış üstü Afrika derisi, gerisi hep Alman koltuğa ama o zamanlardan ahd etmiş Maviş'i o koltukta uyutmaya.
4. Maaşıymış Mehmet'in.
Kapı çaldığında Maviş açmış.
Mehmet kapıyı koltukla çalmış, Mehmet'in alnı nasıl terli.
Maviş kız nasıl mutlu.
Üstü Afrika derisi, gerisi Hep Alman koltukla yıllar geçirmişler.
Daha ilk yıl, misafir sigarasıyla bozulmuş façası, Maviş nasıl üzgün.
Başında beklemiş minderin, tamir olana değin.
Son misafirlikleri olmuş o tütünbaz misafirlerin.
Defalarca uyumuş Maviş Afrika görmüş, deriye başını koyarak.
Defalarca tanık olmuş Almanya görmüş koltuk, Mehmet'in Maviş'i, Mehmet Bey'in Seyran Hanım'ı öpüşlerine.
Tartıştıkları da olurmuş, mavi gözlü Seyran'la Mehmet Bey'in.
Seyran Hanım Afrikalı'nın koluna az mavi damlatmamış hani.
Çocukları olmuş Seyran Hanım'la Mehmet Bey'in.
Çok tepesine çıkmışlar, çok hırpalamışlar.
Derisi solmuş, ayağı topal kalmış, sırtında pastel boyadan yaralar açılmış.
Bir gün "ah!" dememiş ihtiyar koltuk.
112. Maaşıymış Mehmet Bey'in Et Ve Balık Kurumundan.
Kapı çaldığında Seyran Hanım açmış.
Mehmet Bey her yeri İsveçli bir koltuk ve iki nakliyeciyle çalmış kapıyı.
Seyran Hanım mutlu.
Nakliyecileri ikna etmiş Mehmet Bey, iki paket tütün parasına hem Almanya hem Afrika görmüş koltuğu sokağın köşesine bırakmaya.
Seyran Hanım kapıya kadar eşlik etmiş genç kızlık hatıralarına, tek seferde iki ciğerlik nefes çekmiş içine vedalaşırken.
Arkasından bakmak istemiş, özleyeceğini bilerek.
Pencereye doğru yürümüş.
Salonun ortasında İsveçli ile karşılaşmış.
Daha fazla yürüyememiş.
Yeni koltuk çok rahatmış.
Seyran Hanım çok rahatsız.
9 Ay dayanmış yeni koltuk, ne ayakları Alman kadar kaslıymış ne kumaşı Afrikalı'nın derisi kadar sert.
Keşke elden geçirseydik eskisini demişler, yenisini apartmanın kazan dairesine götürürken.
Derisi Afrikalı gerisi hep Alman koltuk 4 parçaya bölünmüş.
Bir parçası yastık olmuş, kötü ressam iyi adam, sokak insanı Mustafa'ya.
Bir parçası işçi Ramazan'ın elinde üç kişiyle dövüşmüş.
Diğer iki parçası ise birlikte gömülmüşler Halkalı çöplüğüne.
Cenazede ne vefa, ne Maviş kız, ne Mehmet.
Aç çığlıklı martılar, kargalarla gülüşmüş.